1 Mart 2013 Cuma

PALEOLİTİK DÖNEM



Arkeoloji biliminin bir dalı olan Prehistorya’nın incelediği Paleolitik Dönem ve günümüzden 2 Milyon yıl önce başlamış ve yaklaşık olarak İ.Ö. 10.000’lerde son bulmuş bir dönemdir. Eski Taş Çağı olarak da bilinen bu dönemde ilk insanlar ortaya çıkmaya başlamıştır. İlk insanların ve aletlerin ortaya çıktığı bu dönem bu sebeple önemli zamanlardan biridir.
Tamamen doğaya bağımlı olarak yaşamak zorunda kalan insanlar avcı bir toplum olarak mağaralarda yaşamışlardır. Çaytaşı, Çakmak Taşı, hayvan kemiklerinden yapılan ilk aletler ile insanlar doğaya karşı hayatta kalma savaşı vermişler ve mağaraların olmadıkları yerlerde açık havada büyük sığınaklar kurarak yaşamışlardır.
Hiçbir şekilde üretici bir toplum olmayan bu insanlar tamamen bulundukları yerdeki meyveler, sebzeler ile beslenerek doğadaki hayvanları avlayarak hayatlarını sürdürmüşlerdir. İklimin de değişiklik göstermesi sebebiyle insanlar yeni besin maddeleri ve av hayvanlarının arkasından giderek göçebe bir yaşam tarzı benimsemişlerdir.
Günümüze kadar gelen ve bu dönemden kalan taş ve kemikten yapılan aletler Arkeolojik kazılar sonucunda yeryüzüne çıkarılmıştır. İlk olarak Afrika’da ortaya çıkan bu aletlerin tahmini olarak kullanıldığı tarih ise günümüzden 2.5 milyon yıl öncesine kadar gitmektedir.
Alt Paleolitik Döneminde yaşayan insanlar kendi kapasiteleri dahilinde vahşi doğaya karşı hayatta kalmaya çalışmışlardır. Avlanmak ve kendilerini diğer insanlara karşı korumak için basit taş aletler yapmışlardır. Çok fazla ustalık gerektirmeyen bu iş için doğadaki sert taşlar ile daha yumuşak olanlara şekil vermişlerdir.

NEOLİTİK DÖNEM



                 İnsanoğlunun avcı ve tüketim toplumundan yerleşik yaşama geçtiği bu döneme Neolitik Dönem adı verilmiştir. Bir diğer ismiyle “devrim” olarak nitelendirilir. Çünkü insanlar bu dönemde artık yaşam tarzlarını değiştirmeye başlamışlardır. İklimde ortaya çıkan gelişmeler ılıman iklimde yetişen bitki ve hayvan çeşitlerini ortaya çıkarmıştır.
                Elde edilen çalışmalar sonucu genel anlamda Neolitik Dönemin İ.Ö. 9000-7000 yılları arasında gerçekleştiği kabul edilmiştir. Anadolu’nun güney kesimleri bu dönemde bahsedilen koşullara sahip olması nedeniyle ilk yerleşmelerin de burada kurulduğu düşünülmektedir. Nitekim yapılan arkeolojik araştırmalardan edinilen bilgilerde bu tahmini desteklemektedir.
                Yerleşik yaşama geçiş insanların hayatlarında da önemli etkiler yapmıştır. Artık tükenen bitkisel kaynakların yerine yenilerini aramak için göç etmek yerine kendi ürünlerini kendileri ekip biçme fırsatını yakalamışlardır. Ayrıca hayvanların evcilleştirilmesi ve beslenerek, üremeye başlamaları da sürekli bir gelişimi beraberinde getirmiştir. Yine bu şekilde çoğalan hayvanları yanlarında götüremeyecekleri için artık yerleşik bir düzene geçmek zorunda kalmışlardır.
                Her ne kadar yerleşim yaşama geçse de insanlar bir anda seramikten kaplar yapmaya başlamamışlardır. Yine ahşap ve taş eşyalara şekil vererek bu ihtiyaçlarını karşılamışlardır.  Akeramik Dönem olarak adlandırılan bu zaman için önemli yerleşim yerleri ise Çayönü, Nevali Çori, Aşıklıhöyük, Caferhöyük olarak gösterilebilir.
                Kendi içerisinde Erken Neolitik Dönem ve Geç Neolitik Dönem olarak ikiye ayrılır. Geç dönemin en önemli yerleşimleri ise Çatalhöyük, Hacılar, Can Hasan, Kuruçay, Fikirtepe, olarak gösterilebilir.

MEZOLİTİK DÖNEM



                Mezolitik Dönemin en önemli özelliği iklimin ısınması ile insanların üzerindeki değişikliktir. Günümüzdeki iklim şartlarının temelinin atıldığı ve yaşam koşullarının başladığı önemli dönemlerden biridir. Bu sebeple Paleolitik Dönemde yaşayan kalın kürklü hayvanlar yerlerini ince derili ve çevik hayvanlara bırakmıştır.
                Kelime kökeni olarak Yunanca Mesos (Orta) ve Lithos (Taş) kelimelerinin birleşmesi ile türemiştir. Literatürde Mezolitik Dönem aynı zamanda Epipaleolitik Dönem olarak da geçmektedir. Türkçe karşılığı ise Orta Taş Devri olarak çevrilmiştir.
                Bu dönemde insanlar avcılık ve toplayıcılık ile hayatta kalmaya çalışmışlardır. Aynı zamanda bitkisel ürünlerin tüketilmesi de yine bu zaman diliminin içerisinde gerçekleşmiştir. Değişen iklim şartları ile hayvanlarında değişiklik göstermesinden dolayı Paleolitik Dönemde kullanılan aletler işlevlerini kaybetmiştir.
Bu nedenle insanlarda ihtiyaç doğrultusunda yeni aletler üretmişlerdir. Mızrak ve ok gibi silahlar da yine bu dönemde ortaya çıkmış ve bu şekilde daha çevik hayvanları yakalamak da kolay bir hale gelmiştir. Dönemin en önemli malzemeleri ise Obsidyen ve Çakmak Taşıdır. Aynı zamanda bu araçlar ticarette de önemli bir takas aracı olarak kullanılmıştır.
Bu dönemle birlikte insanlar mikrolit alet yapımına başlamışlardır. Sanatın yanı sıra işçilikte gelişmiştir. Bu aletler çok amaçlı ve çeşitli özelliklerde olup farklı işlevlere sahiplerdir. Şekilleri ise geometrikti. Kemikten ya da tahtadan yapılan sapların ucuna ekleniyorlardı. Zamansal olarak Mezolitik Dönem İ.Ö. 13.000-5000 yılları arasına tarihlenmektedir.

KALKOLİTİK ÇAĞ



                İnsanların günlük yaşamlarında taş aletlerin yanı sıra bakırı da kullanmaya başlamaları ile Kalkolitik Çağ başlamıştır. Kelime olarak Türkçede Bakır-Taş Çağı olarak da geçmektedir. Geç Neolitiğin devamı olduğu tahmin edilen bu dönemin Hacılar, Can Hasan ve Kuruçay gibi yerleşimlerde yapılan kazılar sonucu çıkan veriler ile netleştirilmiştir.
                Kalkolitik Çağda da insanlar bölgesel bir nitelik hakimdir. Erken, Orta ve Geç olmak üzere üç farklı şekilde incelenmektedir. En gelişmiş Erken Kalkolitik kültür Hacılar’da yapılan kazılar sonucunda ortaya çıkmıştır. Kare ya da dikdörtgen planlı, temeli taş olan kerpiç yapıların damları ise düzdür. Eveler arasında bulunan sokaklar ve yerleşimin etrafını çevreleyen bir sur duvarı olması nedeniyle burası bir kent görünümündedir. Geniş bir avludan evlere giriş yapılır. Evlerdeki geniş mekanlarda küçük birer kutsal alan bulunmaktadır. Bunun yanı sıra işlik, kuyu ve çanak çömlek atölyeleri de yer almaktadır.
                Geç Neolitik’te oluşan yangınların ardından bir başka döneme geçiş yapılmıştır. Bu döneme de Kalkolitik adı verilmiştir. Dönemim en önemli özelliklerinden biri de bezemeli kapların ortaya çıkmasıdır. Genel anlamda Kalkolitik Dönem İ.Ö. 5500-3000 yılları arasına tarihlenmektedir.
                Geç kalkolitik Çağ ise İ.Ö. 4. bin civarına tarihlenir. Bu dönemde insanların nüfusu daha çok artmış ve farklı yerleşim alanları ortaya çıkmıştır. Yine boğazlar üzerinden Anadolu’ya gelen yeni insanlar da bu nüfus artışında önemli bir rol oynamıştır. En önemli yerleşim yerleri arasında Hacılar, Can Hasan, Kuruçay gösterilebilir.

ARKEOLOJİ



                Eski kültür ve uygarlıkları, onlardan günümüze kadar gelen maddi eserleri bilimsel yöntemlerle açığa çıkaran, inceleyen ve tanımlayan bilim dalına Arkeoloji denir. İnsan elinden çıkmış her türlü yapıyı inceleyen bu bilim dalının ilgi alanı ise eski eserler, yapılar ve her türlü malzemedir.
                Kelime kökeni olarak Arkeoloji Eski Yunancadaki Arkheos (eski) ve Logos (bilgi) kelimelerinin birleşmesi ile ortaya çıkmıştır. Birçok bilim ile de yakın ilişki içerisinde olan Arkeolojinin en çok alakalı olduğu ise Tarih’tir.  
                Arkeolojinin amacı ise, geçmiş medeniyetlerden kalan eserleri günümüzde yaşayan insanlara ulaştırarak bir nevi geçmişe ışık tutmaktır. Bir anlamda geçmiş kültürleri günümüzdeki kültürler ile yorumlayarak insanların geçmişi öğrenmelerini sağlamaktır.
                Arkeoloji ile uğraşan ve geçmiş medeniyetlerin yer altında, yer üstünde ya da su altında kalan günümüze kadar gelmiş eserleri ortaya çıkaran, inceleyen ve değerlendiren, bunları insanların hizmetine sunan ve bu konuyla ilgili insanları bilgilendiren uzmanlara ise Arkeolog denmektedir.
                Arkeoloji kendi içerisinde farklı dallara ayrılır. Çok geniş bir bilim dalı olan Arkeoloji ilk insandan günümüze kadar gelen her şeyi incelemektedir. Prehistorya, Protohistorya, Klasik, Mısır, Yakındoğu ve Yeni Dünya Arkeolojisi olarak farklı dallara ayrılmıştır.
                Tüm dünyada Arkeolojinin kurucusu olarak J.J.Winckelman kabul edilir. Arkeolojide sistematik çalışmalar ise Alman bilim adamı Müller zamanında gerçekleşmiştir. Türkiye’de Arkeoloji biliminin başlangıcı ise Osman Hamdi Bey ile olmuştur. Osman Hamdi Bey bu nedenle ilk Türk Arkeoloğu olarak tarihe geçmiştir.